22.01.2010

That its Fowler, Robbie Fowler



when the ball hits the net
it's fairly safe bet
that its fowler robbie fowler


Tekel işçileri’nin grevi 40 güne yaklaştı, Ankara’nın soğuğuna rağmen hala ölmek var dönmek yok diyorlar, açlık grevine, ölüm orucuna başlayanlar var. Türkiye tarihinin en organize grevlerinden biri. Ama ne medya’da yeterince yer buluyorlar, ne de hükümetten istediklerini elde edebiliyorlar. Son günlerde bazı yazar ve gazetecilerin destek için Ankaraya gittiklerini, işçilerin yanında olduklarını okuduk. Popüler insanların desteği hem moral açısından hem dikkatleri üzerlerine çekmek açısından en iyi yol gibi. Peki ülkemizde rock yıldızları gibi görünen, bir imza uğruna peşinden koşulan futbolcuların bu konuda diyecekleri hiç bir şey yok mu?

and when Liverpool score
you will hear the kop roar
ohh, its fowler, robbie fowler


Belki bizde yok, ama futbolun beşiğinde sessiz kalmaktan hoşlanmayanlar vardı. Fowler, Dünya’nın gelmiş geçmiş en iyi forveti olarak anılmayacak ilerde muhtemelen, attığı müthiş çalımlar ya da rekor transfer ücretlerinin öznesi olarak da hatırlayamayacağız, ama günümüz futbolunda “karşı” taraftaki duruşuyla, karizması ve farklılığıyla İngiliz futbolseverlerin, KOP’un ve Liverpool liman işçilerinin kalbinde diğer futbolculardan farklı bir yerde kalacağı kesindir. Kolay değildir, bir takımın taraftarları tarafından efsane olacak şekilde sevilmek, hatta “tanrı” yerine konmak.

ian rush, roger hunt
who’s the bestman up front
ohhh , its fowler, robbie fowler


İngiltere,1997… Avrupa Kupa galipleri kupasında Norveç’in Brann Bergen takımıyla Liverpool arasındaki maçta Fowler takımının 3. Kendisinin 2 golünü attıktan sonra formasının altına giydiği "Support The 500 Sacked Dockers" (işten çıkarılan 500 liman işçisini destekle) yazılı t-shirt’ünü gösteriyor. Sonrası bildiğimiz şeyler, UEFA bu hareketinden dolayı cezayı kesiyor. Endüstriyel futbol dediğimiz pisliğin içinde, yaşadığı yerdeki insanların dramlarını kamuoyunun yüzüne vuran, yeri geldiğinde haksız gördüğü durumları kendince müdahale eden amatör ruhlu futbolcuların olması aslında bizim hala umudumuz var dedirtiyor.

he's the king of the kop
he's the best of the lot
robbie fowler




“God Bless Fowler..”

21.01.2010

altını çizdim - II

"Ben babamı, bana BeşiktAŞK’ımı verdiği için, Beşiktaş’ımı da babamın takımı olduğu için iki kat fazla sevdim. En çok özlediğim Beşiktaşlı, babamdır. Asla özlemeyeceğimiz Beşiktaşlıya, kongre öncesi başarılar dilemek zorunda kalacağıma susmayı da Beşiktaşlı duruşundan öğrendim, izninizle duruşumu yerim." F.D.



alıntı: http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&ArticleID=975847&Yazar=FER%DDDUN%20D%DCZA%D0A%C7&Date=21.01.2010&CategoryID=103

ben demiyorum google diyor!


yıldırım demirörenin kızı ve oğlu merak ediliyor baya heralde, saltanatla yönetilen bir beşiktaş yarattılar sağolsun, önümüzdeki yıllardaki müstakbel başkan adaylarımızı merak etmek en doğal hakkımız.
Yıldırım Demirören yumurta da enteresan bir arama olmuş.

Anladım ki Murat Aksu'yu tanımıyoruz. Kim, ne iş yapar gibi sorular yöneltmekteyiz Hz. Gugıla.
Mafya kimliği de önemli tabi bizim için, artık işler böyle yürüyor (!)

20.01.2010

Küçük kara balık

Çok kitap okurdum ben küçükken. Dolaptaki koliler içindeki yüzlerce kitabın etkisinden heralde.. 2 sıralık rafa ordan seçilen kitaplar koyulur, okunması bitince koliler bi daha açılır tüm kitaplar değiştirilirdi. Aklımda kalan çok kitap yok ama, zümrüdanka kuşlarıyla, padişahın 3 oğluyla falan geçen birsürü hikayenin yanısıra, dost yayınları serisinin kitapları bi de küçük kara balık çıkmaz aklımdan. Babam, bu kitap yasaktı önceden demişti, anlamamıştım ki incecik bi çocuk kitabı neden yasak olsun? Geçenlerde D&R'da gördüm, kasa yanına koyulan kitaplar arasındaydı. Hüzünlendim, zaten çocukluğuma dair ne görsem hüzünlenirim. Çok yaşlı falan değilim, dramatik bir çocukluğum da olmadı, tam tersi özgür ve dopdolu geçirilen çocukluktu. Halihazırdaki mecburiyetlerle ve tekdüzelikle geçen zamanlar içinde o döneme özlem herhalde.

Şimdi vakitsizliğimi bahane ediyorum kitap okuyamadığım için. Bir reset atsam, sil baştan başlasam, küçük kara balıkla, bir şeftali bin şeftaliyle, çocuk kalbiyle...

19.01.2010

20ocak1989-Samsunspor























Yaşı müsait olanlar hatırlar, 1980’li yıllar demek biraz da Samsunspor demekti. Hasbi Menteşoğlu’nun başkanlığını yaptığı Kırmızı-Beyazlılar, Tanju Çolak, Fatih Uraz, Savaş Demiral, Rıfat Benli, Orhan Kapucu, Muzaffer Badalıoğlu gibi üst düzey futbolcularla Türkiye Liginde fırtına gibi esiyordu. Öyle ki 1985-86 ve 86-87 sezonlarını 3. , 87-88 sezonunu ise 4. sırada bitirmişlerdi. Bu yıllar arasında F.Bahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor'a karşı çarpıcı sonuçlar almışlardı. Buna göre F.Bahçe ile oynadığı 10 resmi maçta yalnızca 1 yenilgiye uğrarken ilk 6 maçtan 5'ini kazanmış ve kalesinde gol bile görmemiştir. Toplamda 14 gol atıp, 4 gol yemiştir. Aynı süreçte Beşiktaş ile oynadığı 7 maçı da kaybetmemiş, Trabzonspor'a ise yalnızca bir kez mağlup olmuştur. İki defa gol kralı çıkarmış ve dört futbolcusunu da sürekli olarak milli takıma göndermiştir. Ancak bu altın dönem hazin bir hadise ile son bulmuştur. 20 ocak 1989 günü Samsunspor kafilesini taşıyan otobüs 2. devrenin ilk maçı olan Malatyaspor deplasmanı için yola çıkmıştı. O günü hatırlayan herkes aynı şeyi söyler size; hava kapkara idi…

Havza ilçesi yakınlarında bir kamyonla çarpışan Samsunspor otobüsünde bir can pazarı yaşanır. Diyarbakır deplasmanına giden Çarşambaspor kafilesi yetişir ilk olarak. Sonra da ambulanslar gelir. İki aracın şoförü, teknik direktör Nuri Asan ve futbolculardan Mete Adanır ve Muzaffer Badalıoğlu olay yerinde kaybederler hayatlarını. Aylarca komada kalan Yugoslav futbolcu Tomiç de daha sonra eklenir bu acı tabloya. Dağ gibi adamlar yaralanmışlar, yollara savrulmuşlardır…
Ve kara haber ulaşır Samsun’a. Herkesin evinde bir cenaze varmış gibidir; şehirde ağlanmayan ev yoktur. Devlet Hastanesinin önü mahşer yeridir. Üstelik sadece Samsun’da değil, futbola ilgi duyulan her yerde gözyaşları dökülüyordur Samsunspor’lular için. Türkiye böyle bir kazayı daha evvel hiç yaşamamıştır!
Kaza sonrasında dönemin hükümeti Samsunspor’a 3 milyar lira civarında bir yardımda bulundu. Ülke genelinde bir yardım kampanyası düzenlendi. Takımın Birinci Ligde kalma hakkı mahfuz tutuldu lakin ligde ikinci devre çıkamadığı 17 maçında 3-0 hükmen yenik sayılması kararlaştırıldı. Böylece Samsunspor aslında uğramadığı 17 mağlubiyete uğrarken, hiç yemediği 51 golü de kalesinde görmüş oldu. Diğer bir ifadeyle 1988-89 sezonunu 103 golle şampiyon bitiren F.Bahçe aslında 100 gol atmış oluyordu. Üstelik İstanbul’daki ilk maç 0-0 bitmişti. Yani Fener’in şansı yine tutmamıştı Samsunspor’a. Gelir getirmesi için bir kaset çıkarıldı. En nihayetinde takım ertesi sezon küme düştü; sonra çıktı; düştü; çıktı ve 1993’ten 2006’ya kadar Süper Ligin üst düzey takımlarından birisi olurken; Türk futboluna da nice isim kazandırdı. Ancak hiçbir dönem 1985-88 arasındaki şampiyonluk adayı Samsunspor gibi olamadı. O takım 22 hafta lider kalmayı başarmış, az kalsın 5. şampiyonluğu alacak bir takımdı.

Teknik Direktör: Nuri Asan (Vefat etti)
Futbolcu: Muzaffer Badalıoğlu (Vefat etti)
Futbolcu: Mete Adanır (Vefat etti)
Futbolcu: Zoran Tomiç (Vefat etti)
Otobüs Şoförü: Asım Özkan (Vefat etti)
Menajer: Yüksel Özan (Yaralandı; 2006 yılında vefat etti.)
Futbolcu: Erol Dinler (Yaralandı, malulen emekli, Kemer’de; turizm sektöründe.)
Futbolcu: Emin Kar (Yaralandı, malulen emekli, Samsun’da yaşıyor.)
Futbolcu: Fatih Uraz ( Yaralandı, futbola devam etti; Zaman Gazetesi yazarı)
Futbolcu: Şanver Göymen (Yaralandı, futbola devam, İzmir’de yaşıyor; Altay’da oynarken Milli Takıma kadar yükselip Euro’96 kadrosunda yer aldı.)
Futbolcu: Kasım Çıkla (Yaralandı, futbola devam etti.)
Futbolcu: Ercan Kol ( Yaralandı, futbola devam edip Samsunspor’da bıraktı.)
Futbolcu: Mustafa Sinecek ( Yaralandı, futbola devam etti, Samsun’da altyapı hocası.)
Futbolcu: Yüksel Öğüten (Yaralandı, bir müddet daha futbol oynayıp bıraktı. )
Futbolcu: Futbolcu: Burhaneddin Beadini ( Yaralandı, futbola devam etti ve şu an Eskişehir’de.)
Futbolcu: Nasır Beadini ( Yaralandı, ancak birkaç sene sonra bir başka trafik kazasında hayatını kaybetti.)
Futbolcu: Hakkı Bayrak ( Yaralandı, futbola devam etti, Samsunspor’da antrenörlük yaptı.)
Malzemeci: Halil Albayrak (Yaralandı, malulen emekli)

kynk: www.forzabesiktas.com

...

Sabah trt2'de Devlet övünç madalyası törenine denk geldim, Abdullah Gül konuşuyordu ama alt yazı olarak "bugün bizim gurur günümüz" duruyordu.

"Bugün sizler gurur ve hüznü beraber yaşıyorsunuz. 'Vatan sağolsun' diyerek bu ülke ve millet için en büyük fedakarlığı gösteriyorsunuz. En acı gününüzde 'vatan sağolsun' diyerek, kimseye fırsat vermiyorsunuz. Bu çok yüce bir iştir. Bunu söyleyebilmek kolay değildir. Ama sizler bunu gözünüzü kırpmadan ilk defa acı haberleri alınca söylüyorsunuz. Şehitliğin, gaziliğin ne anlama geldiğini bildiğiniz için bunu söyleyebiliyorsunuz. Bunun için sizlere olan şükran duygumuz gerçekten sonsuzdur. Hepimiz biliyoruz ki, içinde bulunduğunuz hisleri anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalır. Millet olarak sizlerle aynı duyguları yaşıyoruz. Acınızı paylaşıyor, acınızı biraz olsun hafifletebilirsek ne mutlu bizlere."


- 19 ocak, bu ülkenin yakın tarihteki en büyük utançlarından, Hrant Dink cinayetinin 3. yıl dönümü. hala asıl katiller bulunmadı. Bugün binlerce insan agos gazetesi önünde o günü ve hrantı andı, sessizce özür diledi.

-Ankara'da binlerce tekel işçisi grevde. Ve bugün 100e yakın işçi ölüm orucuna başladı.

-Bugün Haiti'deki depremin 6. günü. binler değil yüzbinlerle ifade edilen cesetler. enkazdan kurtarılan bebekler, açlık, hastalık, utanç..


11.01.2010

yapma be!


son yazıyı yazışımdan 5 dk sonra Itır Esen'in y.d. listesinden seçime girdiğini öğrenmem,
bir dudak bükme,
içten gelen bir sinir,
biraz hayal kırıklığı..

sağlık olsun !

hem kadın, hem gazeteci, hem Altınsay

Murat Aksu yaptığı yazılı açıklamada, Gülengül Altınsay'ın ekibe katılmasının çok önemli ve sevindirici olduğunu belirterek, ''Beşiktaş camiasının yakından tanıdığı, sevdiği sayın Altınsay, yönetim kurulumuzun hem kadın üyesi olarak hem de Beşiktaş'ı çok iyi bilen gazeteci kimliği ile bizlere başka bir bakış açısı kazandıracaktır. Gülengül Altınsay'a, ekibimize katılımı ve katkıları için çok teşekkür ediyorum'' dedi.


  • bir yönetim kurulu üyesinin cinsiyetini vurgulamaktaki amaç nedir?
  • burdaki "hem" serisine İbrahim Altınsay'ın karısıdır, bir taşla iki kuştur, her başarılı kadının arkasında bir erkek vardır da eklenebilir mi acaba?

“Bugün toplumun her alanında birikimleri, donanımları, vizyonları ve kendilerine özgü sezgileri ile başarılı hizmetler gerçekleştiren kadınlarımızın, ülkemizin kalkınmasındaki payları büyüktür. Dileğimiz, yönetim kurulunda bir kadınla aynı sorumluluk ve görev anlayışı içinde çalışmanın çağdaş görüntüsünün tribünlerimize yansımasıdır. Maçlarımızın tribünleri dolduran her yaş grubundan kadın ve erkek izleyicilerle bir şölen havasında geçmesi en büyük hedefimizdir.”

peki. öyle olsun bakalım.

Gülengül Altınsay da konuyla ilgili, “Beşiktaş kötü yönetiliyor. Yurt içinde ve yurt dışında saygınlığından sürekli bir şeyler kaybediyor. Bu gidişe (Dur) demek gerek. Bunun için sorumluluk aldım ve harekete geçme gereğini duydum. Çünkü Beşiktaş benim hayatımın çok önemli bir parçası” ifadelerini kullandı.


Sevindim ben açıkçası. bu isimle Murat Aksu bir adım önce geçti gibi (umarım). Sonu Gülnaz Arsel'e benzemese.

2010 Afrika Kupası


Renkler takımları ayırsa da,
Diller goool derken farklılaşsa da,
Sevinçte tebessüm, üzüntüde göz yaşı her yerde aynı be!