13.05.2009

Adana Demirspor Mondiali Antirazzisti'de



1997’den beri İtalya’da düzenlenen, tüm dünyanın ırkçılık karşıtı taraftarlarını biraraya getiren Mondiali Antirazzisti’ye Türkiye’den katılan ilk takım olarak gidiyor Adana Demirspor.
8-12 temmuz tarihleri arasında bologna'da gerçekleştirilecek organizasyona "locomotive anatolia" takımıyla katılaca demirsporlular, organizasyonun sitesindeki "Registered Teams" başlığında yerlerini de almışlar..

bu organizasyonun sitesi: http://www.mondialiantirazzisti.org

bu da adanademirin konuyla ilgili takip edilesi blogu: http://demirgibiyiz.blogspot.com

EVRENSEL muhabiri Erman Koçak'ın yazısını da ekleyelim.

Adana Demirspor Mondiali Antirazzisti’de

Futbolda artan ırkçı ve faşizan eğilimlere karşı düzenlenen Mondiali Antirazzisti Futbol Festivali’nin Türkiye’den tek konuğu Adana Demirspor taraftarları oldu.
Futbolda artan ırkçı ve faşizan eğilimlere karşı düzenlenen Mondiali Antirazzisti Futbol Festivali’nin Türkiye’den tek konuğu Adana Demirspor taraftarları oldu. 1997 yılından bu yana ırkçılığa karşı “Başka bir futbol kültürü” şiarıyla İtalya’da gerçekleşen festivale dünyadan pek çok taraftar grubu katılırken, 8-12 Temmuz’da yapılacak etkinliğe Türkiye’den sadece Adana Demirspor’un “Ankara Tayfası” grubu katılacak. Festival hakkında görüşlerine başvurduğumuz grup üyelerinden Yavuz Yıldırım, festivale 7 kişiyle katılacaklarını belirtirken, farklı kültürden ama aynı yönde düşündüğümüz insanlarla birlikte bir şeyler yapma isteği duydukları için bu etkinliğe katıldıklarını ifade etti. Hayatla futbolun içi içe olduğundan bahseden Yıldırım, festival ile ilgili sorularımızı cevaplandırdı.
Katılacağınız Mondiali Antirazzisti ile ilgili bilgi verir misiniz?
Etkinlik, bir tür festival. 1997’den beri İtalya’da düzenleniyor. Katılımcılardan ırkçılık karşıtı pankart, broşür vb. şeyler hazırlamaları bekleniyor. Ayrıca cinsiyet ayrımcılığı da özellikle son yıllarda ön plana çıkartılıyor. Farklı kültürlerin buluştuğu, futbol başta olmak üzere çeşitli spor etkinliklerinin olduğu; bununla birlikte kimi gösterim ve tanıtımların yapıldığı, kâr amacı gütmeyen bir çalışma... UISP başta olmak üzere bir dizi sivil toplum örgütü tarafından destekleniyor. UISP, “herkes için spor” ve “başka bir spor mümkün” sloganlarıyla hareket eden, sporun dayanışma duygularını geliştireceğini ve bunun bir insan hakkı olduğunu vurgulayan bir oluşum. Festivaldeki spor kuralları, bildiklerimizden biraz farklı. Örneğin takımlar kadın erkek karışık. Futbol maçında sahanın her yerindeki faul penaltı atışını gerektiriyor ve iki faul yapan maçı kaybediyor. Çivili krampon giymek yasak. Bunun gibi, rekabeti engelleyici, birlikte bir şeyler yapma düşüncesini geliştirici temellere dayanıyor.
Neden bu etkinliğe
katıldınız?
Futbolun bir savaşa dönüştürüldüğü, kendi gibi olmayanın yok sayıldığı, yok edilmek istendiği bir ortamda biz futbolu futbol olduğu için seviyoruz. Tribünde yaşamın yeniden üretildiğini, ilişkilerin yeniden kurulduğunu düşünerek bunu sahaya da yansıtmak istiyoruz. Bu yeniden kurma pratiği ebetteki, var olan gerçekliğin tersine, bizim istediğimiz-ümit ettiğimiz temellere dayanıyor. O da cinsiyet eşitliğine dayanan, insan haklarına saygılı, kendi gibi olmayanın hor görülmediği, tersine farklılığın desteklendiği bir yeniden üretim... Futbolun hayatın çok dışında olmadığını, tersine tam da içinde olduğunu düşünüyoruz ve tam da istediğimiz türde bir etkinlik Antirazzisti. Farklı kültürden ama aynı yönde düşündüğümüz insanlarla birlikte bir şeyler yapma isteğindeyiz; bir tür toplumsal hareket bu, yönünü gidişatını bizim belirleyeceğimiz...

Daha önce sizin dışınızda bu etkinliğe katılan Türkiye’den takım var mı? Ayrıca Türkiye’de taraftarlar arasında anti-faşist tutumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’den organize bir katılım olmamıştı daha önce; biz ilk takım olacağız. Belirttiğim gibi, tribünün hayattan farklı bir yanı yok. İyisiyle kötüsüyle o da hayatın içinde. Sokakta ne varsa tribünde de o var. İzole bir yer değil. Eğer toplumsal bir dönüşüm hedefleniyorsa, buna tribünü ya da spor kültürünü eklemeden bir yere varamayız. Ama tribünde kendiliğinden bir tutum geliştirmek zor görünüyor; bunun günlük hayatla-stat dışıyla da yoğun bağları var. Bizim katılacağımız etkinlik de bunu hedefliyor, günlük hayatla sporu birleştirebilmek. Türkiye’deki taraftar gruplarını solcu, sağcı diye kolayca ayırmak mümkün değil. Belli eğilimleri olanlar var ama o kadar net ayırmak mümkün değil. Sokakta ya da hayatın geri kalanında ne kadar ırkçılıktan uzak olabilirsek, tribünde de o kadar olabiliriz sanırım...

Bu etkinlikte neler yapılıyor ve siz Demirspor’u nasıl tanıtmayı düşünüyorsunuz?
Biz Demirspor taraftarıyız ama oraya takımı temsilen gidiyoruz demek çok doğru olmaz. Demirsporlular olarak gidiyoruz; bizim gibi düşünmeyen Demirsporlular da vardır muhakkak. Ama tribün geleneğimiz ve bugüne kadar yapılanlar ortada. Bizim gibi farklı düşünenlerin sesi daha gür çıktıkça eminim, farklı bir tribün kültürünün önü de açılacaktır. Orada, Anadolu coğrafyasında da bu tür düşüncelerin var olduğunu, daha da geliştirmek için elimizden geleni yaptığımızı anlatacağız. Orada kuracağımız bağlarla umarım çok şey öğreneceğiz ve umarım ki bu bağları kendi topraklarımıza da taşıyacağız.


1.05.2009

beğendim - I

Çemberin dışında olandır Beşiktaşlı…
Teli yok gitar kasasında mavi notadır.
Kör bir ihtiyarın sakalına yapışmış bluesdur
Siyah çocuğun ağzında rap şarkısı…
Tribünde küfürdür Beşiktaşlı
Mayıs meydanlarında yazısız pankart olur
Kavgada o pankartın sopası
Bir tutunamayanın içi boş hayalidir
Mendilci veledin alnında yara bandı
ve zeytin ağacında sallanan 13. havaridir akeldama’da
golgotada şarap
Gazze’de ölü bir Arap
Ve direnen hayattır Beşiktaşlı…
Hüznünü festival gibi yaşar
Sevincinde sessizce ölür
Neyin üflediği son faslın
En son nefesidir Beşiktaşlı…
(halkın takımı dergi, arka kapak)

altını çizdim - I

Denizi göremiyorum, ama nereden nereye kadar uzandığını ve daha nerelere kadar gözükmeden uzanabildiğini düşünüyorum: Koskoca Dünya! Gürültülü motorlar ve çırılçıplak binilen sandallar yoksa güzel de kokar, severim. Cırcırböceğini duyuyorum. Bir haftada bir adım yol gitti. Ben o kadarcık bile değil. Bir zamanlar dünyanın güzel bir yer olduğunu düşünürdüm, çocuktum, aptaldım.Pancurları kapadım, sürgüyü çektim: Dünya orada kalsın!

(Orhan Pamuk, sessiz ev, sf.18)