24.05.2010

GeriDönüşümlüFormalar

Bir plastik pet şişe’nin futboldaki yerinin sadece futbolcuların üstünü başını ıslatarak (uv beybi) içtikleri suda, ya da mahalle arasında top bulamayan çocukların “top”ta olduğunu düşünüyorsanız yanılmışsınız. Ben yanıldım şahsen:

Nike, 2010 Dünya Kupası organizasyonunda, malzeme tedarikçisi olduğu ülke milli takımları ile taraftarları için hazırladığı formaların tamamının, geri dönüşümden elde edildiğini duyurdu. Yapılan açıklamada, 2010 Dünya Kupası'nda giyilecek olan ve satışa sunulan formaların, katı atık sahalarından toplanan 13 milyon plastik şişeden geri dönüşümle elde edilmiş polyesterden üretildiği vurgulanırken, şu ifadelere yer verildi:

''
Aralarında Cristiano Ronaldo, Robinho ve Ji-Sung Park gibi isimlerin de bulunduğu dünyaca ünlü pek çok futbolcu, bu yaz Güney Afrika'da sahaya futbol tarihindeki en çevre dostu ve teknolojik açıdan en gelişmiş formalarla çıkacak. Brezilya, Portekiz ve Hollanda gibi Nike'ın milli takımlarının tümü, ilk kez tamamen geri dönüşümle elde edilmiş polyesterden yapılma ve her birinin yapımında yaklaşık sekiz plastik şişe kullanılmış olan formalar giyecek.''



23.05.2010

quaresmaaa, quaresmaaa...


Herkesin Beşiktaşlı olma hikayesi farklıdır, kimi babadan kimi renklerden kimi başarıdan, kimi taraftardan dolayı bu renklere gönül vermiştir. Benimki de aslında biz babadan böyle gördük diyerek başladı, ama fikirler oturdukça, sorup sorgulayıp tartmayı öğrendikçe bu kuralsız mirastan vazgeçemedim, daha çok bağlandım. Artık koşulsuz değildi çünkü bu sevgi, okudukça gördükçe şahit oldukça, ötesini berisini kavradıkça, Baba Hakkı’yı, Şeref Bey’i, Süleyman Seba’yı, Şan Ökten’i ve daha nicesinin içindeki “önce insan, sonra Beşiktaşlı” ruhunu öğrendikçe, en bilimsel doğru kadar doğru olmuştur benim için Beşiktaş. Bir de taraftar var tabi, eski çArşı, şimdi ki çarşı, pankartları, eylemleri, söylemleri.. işte tüm bunlarda ötürüdür benim Beşiktaşlılığım.

Çarşı kapalının ortasında sıralanan bir grup değildir. Çarşı bir ruhtur.Çarşı, New York 'da yeraltı trenine yazılmış siyah beyaz bir grafitidir, Prag'da duvara yazılmış bir yazıdır, Erzincan'da bir dağın yamacına yazılmış sevgidir, Adana'da bir rengi bozuk derneğin duvarlarına boyanmış siyah ile beyazdır, Galatasaray lisesi duvarına yazılmış "Çarşı Ulan" işaretidir. Bir tiyatro sahnesinde hiç bir dekora uymadan sırtında taşınan kutsal Beşiktaş formasındadır Çarşı. Zonguldak'ta maden göçüğünden çıkarıldığında ilk nefesle sorulan "maç kaç kaç ?" sorusundadır Çarşı.

Münferit bir taraftarım, romantik beşiktaşlıyım. Hiçbir zaman kendimi çarşıdanım diye aksetmedim, belki kendimi o kadar yüksekten göremedim belki layık olup olamama korkusundandır. Ama ne yazıkki Çarşı son zamanlarda çok fazla içi boşaltılan bir olgu olmaya başladı. Ne zamanki çarşı Beşiktaş’ın önüne geçer olmaya başladı işte o zaman taraftar profili kökten değişmeye başladı. Başarıya endeksli, anti-fenerli yanı ağır basan, kendini kaf dağında gören, sürekli sidik yarıştıran, ne olduğu önemli değil fenerbahçe galatasaray yaptıysa biz bir fazlasını yapalım mantığıyla hareket eden bir topluluk olmaya başladı. Endüstrileşmiş futbolun, kapitalizmin, Medya’nın hepsinin etkisinde bu hale geldik. Artık formaları beğenmiyoruz son trendlere uymadığı için, ya da x markası y takımına daha iyisini yaptığı için, artık inönü stadını da beğenmiyoruz, rahat işeyemiyoruz diye, ya da kışın çok ıslanıyoruz diye, yenisini yapmak lazım. Ne yazık ki artık futbolun gölgesinde kalan, sadece fb-gs rakip olunca hatırladığımız amatör branşlarımız umrumuzda değil, onun yerine futbol takımının milyonları oturduğu yerden yiyen oyuncularının derdindeyiz. Özkaynak, altyapı hepsini geçiniz, onların formasını kim alır ki zaten, Avrupa yüzü bile görmemişler!, önce bir kiralayalım kendini geliştirsin, hatta olmadı bedavaya bonservisini de veririz. Çünkü biz büyük düşünürüz, bizi ancak Quaresma paklar!

Forza’da Transfer başlığı ayrı, Quaresma’yı istiyoruz başlığı ayrı, aldı başını gidiyor. Dünyayı unutmuşuz, sabahlıyoruz, yalvarıyoruz resmen. Geleceğimiz bu adama kalmış gibi dua ediyoruz. İlk zamanlarda bu kadar rahatsız olmuyordum kaliteli futbolcular yakışır zaten Beşiktaş’ıma. Ama nerden geldi bilemem bu adama karşı bir gıcıklık oluştu. Belki geçen sene, şampiyonluk kutlamasında sahnede şampiyonluğu kazananlar varken insanların deli gibi Başkandan Quaresmayı istedikleri sırada olmuştur, bilemeyeceğim. Son zamanlarda ise gerçekten eşekle su’yu fazla yakınlaştırdık. Beşiktaş kimseye muhtaç değildir. Ne bu adam geldiğinde dünyanın en iyi takımı olacağız ne de gelmezse Beşiktaş bitecek! Hatta şu andan itibaren tüm telepatik güçlerimi gelmemesi yönüne ayarladım. Gelmezse sorumlusu benim, heralde tek sevinen de ben olacağım.

19.05.2010

durun daha bitmedi


bu ne lan?
görmemişim, bu da güzide kulubümüzün güzide taraftarlarının internet sitesinin sabahki girişiymiş.
lan bit beyinli, nasıl bir anlayıştır bu, kaç yaş zeka seviyesinde insanlarsınız siz de, iki foto iki lafla insanları aklınız sıra küçük düşürmeye uğraşıyosunuz.
siz de ahlak ne arar ki, gitmiş layık olmadığınız insanların sözleriyle boyunuzdan büyük işlere girişiyorsunuz.

Fenerbahçe büyüklüğü...


19.05.2010


http://www.bjk.com.tr/tr/

http://www.trabzonspor.org.tr/

http://www.galatasaray.org/

http://www.fenerbahce.org/

???

...ne kupa büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğüdür, onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte adı konulamaz.


???

17.05.2010

ŞAMPİYON!


Dalaman'da yapılan play-off finallerinde ilk gün Bahçeşehir Koleji, ikinci gün de Büyükşehir Belediyesi Ankaraspor'u mağlup eden Siyah-Beyazlılarımız, bu akşam İzmir Büyükşehir Belediyesi ile şampiyonluk maçına çıktı.

Karşılaşmanın ilk devresi 11-9 rakip ekibin üstünlüğü ile tamamlanırken, ikinci devrede müthiş bir mücadele yaşandı. Karşılıklı goller sonucunda ilk anlarda üstünlük iki takım arasında el değiştirdi. İkinci yarının orta bölümünde iyi savunma yapan ve rakibine fazla sayı fırsatı vermeyen Ekibimiz, üst üste gollerle üstünlüğü eline geçirdi. Maçın son bölümünde iyi mücadele eden Takımımız, rakibini 25-24 mağlup ederek 2009-2010 sezonunu ŞAMPİYON tamamlayarak taraftarlarımıza ve Camiamıza büyük bir gurur yaşattı. Oyuncularımız şampiyonluk sevincini tribünlerde kendilerini destekleyen taraftarlarımızla birlikte yaşadı.



Vay arkadaş..

2009-2010 Turkcell süper ligi şampiyonu: Bursaspor



Hak ettiler, kendi deyimleriyle Bizansı alt ettiler, sevinsinler 40 gün 40 gece...


güzel olur şampiyonluk sevinci.

2dk'lık bile olsa güzeldir, sonunu düşünmezsen eğer.

o değil de, ben yediremiyorum kendime insanların en hassas duygularıyla dalga geçmeyi, Gerçek skoru öğrenen taraftarın gözyaşlarını, espri malzemesi yapmayı..

amaaaaa kusura bakmayın, dalga geçilecek kişileri es geçemiycem!


8.05.2010

Hoşçakal Şifo



İbrahim Toraman'la sahaya çıkan her çocuk da seni göreceğiz, unutmayacağız seni büyük yürekli küçük Şifo..
Ama içimiz rahat, iyi ellere teslim ettik seni biliyoruz,
Baba Hakkı'nn, Şeref Bey'in, Adaşın Optik Başkan'ın yanındasın. Ellerini sıkı tut, sakın bırakma.