
28.11.2010
Galatasaray-Beşiktaş
Ali Sami Yen stadyumundaki son derbi,
Beşiktaş'ın son 3 maçı:
Beşiktaş -Konyaspor: 2-2
Gençlerbirliği - Beşiktaş: 0-2
Gaziantep BŞB - Beşiktaş: 1-0
Galatasaray'ın son 3 maçı:
Kayserispor - Galatasaray: 0-0
Galatasaray - Manisaspor: 0-2
Trabzonspor - Galatasaray: 2-0
Ali Sami Yen Stadı'ndaki son 11 lig maçından 10'unu Galatasaray, 1(bir)'ini ise Beşiktaş kazandı.
Galatasaray-Beşiktaş son maç: 3-0
Beşiktaş - Galatasaray son maç: 1-1
Cüneyt Çakır'ın son Beşiktaş maçı, bu sezonki Fenerbahçe-Beşiktaş.
Cüneyt Çakır'ın son Galatasaray maçı, geçtiğimiz sezon Galatasaray- Fenerbahçe.
Galatasaray'ın son golü 29 gün önce.
Kaybedene yolun sonu görünecek.
Beşiktaş, Quresmasız + Bobosuz = son vuruşsuz
Şimdi düz mantık yapıyoruz;
Deivson Rogerio Da Silva olmadığına göre, biz gol atamayız, Galatasaray'da da bu mantıkta gol atacak adam yok.
O zaman maç skoru: 0-0
15.11.2010
7.11.2010
9(dokuz)-0
Aynı zamanda taraftarın çok sevdiği efsanevi futbolcularınızdan biri uzun zaman sonra tribünde,
Bu koşullarda sahada kendi tarihinizin ve ligin en farklı skorunu yakalıyorsunuz.
Ahanda kendileri demişler diyeceklerini zaten:
29.10.2010
Pisi vurdu ve meooow!
-Bursaspor-Fenerbahçe-
2009 uefa kupası finalinde sahaya atlayan kediyi de unutmamak lazım.
-Kameralar karşısında pek zorlandığı da söylenemez.-
--
Biraz google’layınca, örnekler çoğaldı ve geleceğin “futbol seven, kedili deli kadın”ı olma hayaliyle yaşayan ben kayıtsız kalamadım.
Mesela Malta ligi süper kupa finalinde Birkirkara ve Valletta arasında oynanan maçta sahaya atlayan bu velet, kalecinin ellerinde saha dışını boylamış.
--
Bu da bir Avrupa kupası eleme maçında, PSV-Sibir karşılaşması.
--
Şimdiki kedimiz Tunus-Fransa dostluk maçından
-Bu zavallının kaderi de maltalı kediyle aynı olmuş.-
--
Son olarak, diğerlerinden farklı bir kedi, hani 3-5 yıl sonra atlamış olsa sahadakileri tek lokmada indiriverir mideye o cins. Belgradta oynanan Obilic Belgrade vs Bayern Munich arasındaki Avrupa kupası 2. tur maçı öncesi, futbolcular ısınırken sahaya bırakılıyor.
-Obilic Belgrade'ın maskotu, buralar benden sorulur havasında-
28.10.2010
hava durumu
23.10.2010
Dale kafası, koşarak uzaklaşmak ve HULK
· Sakatlıkların başımıza musallat olduğu andan itibaren bir garip oldu takım. Kadro derinliği dediğimiz olay aslında Quaresma&Guti odaklı bir derinlikmiş de haberimiz yokmuş, Quaresma&Guti takımda olduğu sürece, kalan 9kişide istediğin derinliğe tüpsüz dalabilirsin, ama mevcut durumda şnorkele muhtaçsın. Ama biz ikisinin aynı anda sakatlanacağını nerden bilelim, erkekseniz teker teker gelsenize olm!
· Öteki derinlik, tribüne gerek, o da bu sene gerek. Son 20.dkya galip girersek yardırın Dale! Çıksın iphonelar, arayın dinlettirin falan da, mağlupken gelen “niye ses gelmiyor bağırsanıza” mesajlarına ne cevap verelim?
· Ha gelelim asıl meseleye; (Burada kendimden geçip hakaret içerikli mesajlar verebilirim.) Beşiktaşı izlemeye geliyorsun, Beşiktaş forması giymiş adamı her topa dokunduğunda ıslıklıyorsun. “ya sev ya terk et” demiyorum sana zaten geliyorsan seviyorsundur. ulan azıcık empati yapın! Hakan’ın binlerce insan tarafından dışlandığını hissetmesi, ne hissetmesi? istenmezliğin kulaklarında çınlaması, ve bunlara rağmen hala görevini yapma zorunluluğu. Kötü oynayanı, hem de istikrarlı bir şekilde kötü oynayanı savunmam, ama burada kızılması gereken biri varsa o da Hakan’ı inatla oynatandır. Kim olursa olsun Beşiktaş forması giyip sahaya çıktığı andan itibaren de alkışlanmayı hak eder.
· Sezon sonu başkan bize Hulk’u getir kampanyası başlayacak mı? Hakan ıslıklanıp o alkışlanınca falan, Quaresma, Porto, gol atmak filan.
· Nihat, Nobre - konusu hakkındaki görüşlerim için bir sonraki maddeyi okuyabilirsiniz.
· Son olarak -old firm öncesi havaya girelim- Jock Stein’den bir nükteyle son veriyoruz. İstediğiniz renklere uyduruverirsiniz : “Celtic jerseys are not for second best, it wont shrink to fit an inferior player.”
***
26.09.2010
27.07.2010
büyüyünce büyük adam olcam ben
Neden saydım bunları, az önce liseyi iteleyerek bitiren, 2-3 sene hazırlıktan sonra zarzor 2 yıllık bir bölüme girip bitiren, kısa dönemli alakasız işler bulup geçinen, geleceğe dair kafa yormayan bir arkadaşımla konuştum. Umru değil yarın ne olmuş. Ama şu an ne istiyorsa yapıyor, konuştukça “ha ya ben de yapcaktım da şey oldu ıvır zıvır” cümlesini kaç kere kurdum saymadım. Gayet mutlu. Bense hala elimde yapılacaklar listesi olan ama şu ne der bu ne der buna vaktim yok diye yapmadığım bir sürü şeyle hala okul bitsin bakarız modundayım. Biri bana bu kadar çabaladın ilerde “dolgun maaşla haftada 3 gün tatil sigorta+akbil işin hazır o zaman ne bok yersen ye” diye bir garanti de vermedi. Muhtemelen 5 sene sonra o arkadaş yine aklı 5 karış havada gününü gün ederken ben sessiz sessiz saçma bi işte boğaz tokluğuna falan çalışıyor olacağım. İşte lanet ettiğim nokta bu. Çok karamsarım gençler.